David Gilmour, zamansız melodileriyle dinleyicilere başka bir dünyadan seslenmeye devam ediyor. “Luck and Strange”, ustalıkla örülmüş zarif bir albüm olarak karşımıza çıkıyor.
Zamanla birlikte yaşamın derinliklerine dair düşüncelerimiz de artıyor. Sonsuzluk nasıl bir deneyim? Belirsizlikten korkanlar mı bu sonsuz yaşamı arzuluyor? Ya da hayatta kalmanın peşinden koşanlar mı bu hakka sahip? Bu soruların yanıtı belirsiz; yaşam çoğu zaman cevapsız soruların toplamından ibaret.
Gilmour’un son albümü “Luck and Strange”, işte bu temalar etrafında şekilleniyor. Önceki albümü “Rattle That Rock”ta insanoğlunun durumunu ele alan Gilmour, bu kez hayat ve zaman üzerine epik bir yolculuğa çıkıyor. Polly Samson ile yazdığı sözlerle zenginleşen albüm, Charlie Andrews’un prodüktörlüğünde hazırlandı.
“Luck and Strange”, Gilmour’un geçmiş ve güncel eserlerinden oluşuyor. Albüm, pandemi döneminde biriken parçaların değerlendirilmesiyle ortaya çıkmış.
Albüm, Pink Floyd dönemine göndermeler yapan synth geçişleri ve uzun gitar sololarıyla dikkat çekiyor. Gilmour’un kızı Romain, eşlik ettiği parçalarla Gilmour ailesinin müzikal birliğini yansıtıyor. Ayrıca Gilmour, bu albümde ukulele ve cümbüş çalıyor; sosyal medya hesaplarında Türkiye’den aldığı cümbüşün hikâyesini paylaşıyor.
“Şanslı” kuşağın hikâyesi
Albüm, “Black Cat” isimli enstrümantal parça ile başlıyor. Black Cat, huzur veren bir blues solosuyla karşılık buluyor. Albümün ikinci parçası “Luck and Strange”, savaş sonrası doğan “Baby Boomers” kuşağının hikâyesini anlatıyor.
Parça, Gilmour ve Rick Wright’ın geçmişteki doğaçlamalarından esinlenmiş. Gilmour, bu dönemde altın çağların mümkün olmadığını vurguluyor.
“The Piper’s Call”, sonsuz yaşam arayışını ele alan etkileyici bir parça. “Single Park” ise Akdeniz’in hafif esintileriyle dolu, yazı hissettiren bir melodi. “Between Two Points” parçasında Romain Gilmour’un arp performansı dikkat çekiyor ve melankolik bir atmosfer yaratıyor.
“Dark and Velvet Nights”, Gilmour’un farklı bir tarzda sunduğu parçalardan biri. Ritmik yapısıyla öne çıkan bu eser, yenilikçi bir bakış açısı sunuyor. “Signs”da Gilmour’un cümbüş çaldığı sahneler, Akdeniz havasını hissettiriyor.
Gilmour’un en iyi eserlerinden biri: “Scattered”
“Scattered”, son yıllarda yazılmış en iyi rock parçalarından biri olabilir. Gilmour’un solosu ve Rick Wright’ın synth yürüyüşleri geçmişle geleceği harmanlıyor.
Gilmour, “Luck and Strange” ile günümüz müziğinin aceleci yapısına meydan okuyor. Albüm, yaşam ve zaman temalarını derinlemesine işleyerek dinleyiciye etkileyici bir deneyim sunuyor. David Gilmour, başka bir dünyadan gelen melodileriyle hala harika hikâyeler anlatmaya devam ediyor. “Luck and Strange”, başka bir zamana seslenen ustaca bir çalışma.